Bir varmış, bir yokmuş, yemyeşil tepeler ve yıldızlı gökyüzüyle çevrili küçük bir köyde Mia adında bir kız çocuğu yaşarmış. Mia altı yaşındaymış, yumuşak kahverengi saçları ve her gece uyumadan önce izlemeyi sevdiği yıldızlar gibi parlayan gözleri varmış. Günün en sevdiği zamanı, uyku öncesiymiş dünya sessizleştiğinde ve gökyüzü yıldızlarla boyandığında. Mia, gecenin sırlar barındırdığına inanırmış ve bazen yalnızca dikkatlice dinlese ona konuşup konuşamayacağını merak edermiş.
Her akşam, Mia odasının penceresinin yanında oturur, aya bakarmış. Ayın parlayışını ve altındaki dünyayı nasıl izlediğini çok severmiş. Büyükannesi ona ayın büyülü güçleri hakkında hikayeler anlatırmış. "Ay ışığı, büyüye inananlara fısıldar," derdi büyükannesi. "Eğer dikkatlice dinlersen, seni harika bir maceraya bile yönlendirebilir."
Bir gece, ay daha önce hiç olmadığı kadar büyük ve parlak görünüyormuş. Gümüş ışığı Mia'nın odasına sızmış, duvarlarda yumuşak gölgeler oluşturmuş. Mia yatağına çıkmış ama uyku her zamanki kadar çabuk gelmemiş. Bu gecede bir şey farklıymış, özel bir şey. Mia tavana bakarak uzanırken, hafif bir ses duymuş rüzgarla taşınan yumuşak, melodi gibi bir mırıltı.
Merakla Mia oturmuş ve pencereden dışarı bakmış. Sesin köyün kenarındaki ormandan geldiğini düşünmüş. Ağaçlar ay ışığında yüksek ve hareketsiz duruyormuş. Mia'nın kalbi heyecanla çarpmaya başlamış. "Bu, büyükannemin bahsettiği büyü mü?" diye fısıldamış.
Gizemli melodinin çağrısına karşı koyamayan Mia, sıcak battaniyesini ve en sevdiği peluş tavşanı, Bay Fluff'u kapmış ve odasından parmak uçlarında çıkmış. Ev sessizmiş, anne ve babası derin uykuya dalmış. Ayakkabılarını giymiş, battaniyesine sarılmış ve serin gece havasına adım atmış.
Köy huzur dolu, ayın yumuşak ışığıyla aydınlanıyormuş. Mia ormana doğru yürümüş, mırıltı her adımda daha da yükselmiş. Bu korkutucu bir ses değilmiş nazik ve davetkar, sanki sadece ona özel bir şarkıymış. Ormanın kenarına geldiğinde bir an tereddüt etmiş. Ağaçlar karanlıkta yüksek ve gizemli görünüyormuş ama ay ışığı arasından temiz bir yol aydınlatmış, sanki onu yönlendiriyormuş.
Cesaretini toplayarak Mia ormana adım atmış. Hava serinmiş ve çam kokusu ve taze toprağın kokusunu hissetmiş. Mırıltı her yerden geliyormuş, onu saran sıcak bir kucaklama gibiymiş. Yürürken, ağaçların arasında dans eden ufak parlayan ışıklar fark etmiş. Önce ateş böcekleri sandığı ışıkların, yakından baktığında kanatlı, parlayan yarı canlılar olduğunu anlamış periymiş!
Mia, bir peri yanına yaklaştığında hayretle gaspediyor. Kanatları, bir gökkuşağı gibi değişen renklere parlıyor ve küçük yüzü dostane bir gülümsemeyle parlıyormuş. "Merhaba, Mia," demiş peri, sesi rüzgar kadar yumuşak. "Seni bekliyorduk."
"Beni bekliyordunuz?" diye sormuş Mia, sesi hayretle dolu.
"Evet," diye yanıtlamış peri. "Ay ışığı fısıldamaları senin hakkında bize söyledi. Onlar, nazik bir yüreğin ve meraklı bir ruhun olduğunu söylediler. Bu gece, Ay Kraliçesi'ne yardım etmen gerekiyor."
"Ay Kraliçesi mi?" diye tekrarlamış Mia, gözleri kocaman. "O kim?"
"O, gecenin koruyucusudur," diye açıklamış peri. "Dünyanın hayallerini güvende tutar ve yıldızların parlamasını sağlar. Ama bir şey yanlış. Karanlık bir bulut, Yıldızlı Anahtarı çaldı, bu, yıldızların ışığını açan sihirli bir anahtar. Onun olmadan, gece sihrini kaybedecek ve her yaratığın rüyası solacak."
Mia, Bay Fluff'u sıkıca tutmuş. "Bu korkunç! Ama ben nasıl yardım edebilirim?"
Perinin kanatları parıldarken etrafında dönerken. "Senin kalbin saf ve cesaretin seni yönlendirecek. Bizi Ay Işığında Açıklığa takip et, ve Ay Kraliçesi her şeyi açıklayacak."
Mia başını sallamış, heyecanı artmış. Periler etrafında toplanmış ve parlayan ışıklarıyla ormanda parlayan bir yol oluşturmuşlar. Onlar, ağaçların arasından açılan bir alan olan Ay Işığında Açıklığa götürmüşler tam ortada, ay doğrudan yukarıda parlıyormuş. Açıklığın ortasında Ay Kraliçesi duruyormuş. O, uzun ve zarif, akışkan gümüş saçları ve gece gökyüzü gibi parlayan bir elbise giymekteymiş. Gözü sıcak ve nazikmiş, elinde parlayan bir asa tutuyormuş.
"Hoş geldin, Mia," demiş Ay Kraliçesi. Sesi, bir ninnideki gibi huzur vericiymiş. "Bu özel gece geldiğin için teşekkür ederim."
Mia ona hayranlıkla bakmış. "Majesteleri, peri bana yardım etmem gerektiğini söyledi."
Ay Kraliçesi başıyla onaylamış. "Evet, cesur olanım. Yıldızlı Anahtar, gökyüzü ışığının ulaşamadığı karanlık bir yer olan Gölge Mağarası'na götürüldü. Anahtar orada hapsedildi ve yalnızca saf kalpli biri onu geri alabilir. Anahtarı geri getirmeye ve gecenin sihrini yeniden canlandırmaya yardım eder misin?"
Mia derin bir nefes almış ve bir an Bay Fluff'a bakmış. Sonra tekrar Ay Kraliçesi'ne bakmış. "Yapacağım. Anahtarı geri getireceğim."
Ay Kraliçesi gülümsemiş ve asasını sallamış, gümüş bir ışık küçük parlayan bir kolye haline gelmiş. Onu Mia'nın boynuna takmış. "Bu Ay Işığı Kolyesi seni yönlendirecek ve karanlıkta güvende tutacak. Cesaretine güven, başaracaksın."
Mia, kolyenin göğsünde sıcaklık hissetmiş ve kendini kararlılık dolu hissetmiş. Periler tekrar ona katılmış ve Gölge Mağarası'na doğru yola çıkmışlar. Yürürken, Mia ormanın kararmaya başladığını, ağaçların daha kalın ve daha uzun hale geldiğini fark etmiş. Perilerin parıltısı tek ışık olmuş, ve mırıltı daha sessizleşmiş, yerine yaprakların yumuşak hışırtısı geçmiş.
Sonunda, Gölge Mağarası'nın girişine ulaşmışlar. Koyu bir tepenin yanındaki, uzun ve keskin bir açılışmış ve içinden soğuk bir rüzgar esiyormuş. Periler durmuş, ışıkları hafifçe sönmüş. "Daha ileri gidemeyiz," demişlerden biri. "Buradaki karanlık bizim için çok güçlü. Ama sen bunu yapabilirsin, Mia. Ay Işığı Kolyesine güven."
Mia başını sallamış, kolyeyi bir elinde ve Bay Fluff'u diğer elinde sıkıca tutmuş. "Cesur olacağım," demiş, mağaraya adım atmış.
İçeride hava ağır ve durgunmuş. Duvarlar karanlık, ıslak taşlarla parlıyormuş, ve tek ışık, kolyesinin yumuşak parıltısından geliyormuş. Mia mağaranın derinliklerine indikçe, düşük bir homurdanma sesi duymuş. Kalbi hızla atmış, ama kendine Ay Kraliçesi'nin sözlerini hatırlatmış "Cesaretine güven."
Mağaranın ortasına geldiğinde, Yıldızlı Anahtarı'nı görmüş. Altın rengi ve hafif parlıyormuş, siyah taşlardan yapılmış bir sütunun üzerinde duruyormuş. Ama onun yanında, parlayan kırmızı gözleri olan büyük, gölgeli bir figür bekliyormuş. Duman gibi bir kurdalak görünümündeymiş, şekli değişiyor ve savruluyormuş.
Gölge kurdalak homurdanarak Mia'ya doğru adım atmış. Korkmuş hissetmiş, ama kaçmak yerine konuşmuş. "Lütfen," demiş nazikçe. "Yıldızlı Anahtar burada olmamalı. Gecenin sihrine ihtiyaç var ki herkes tekrar rüya görebilsin."
Kurdalak durmuş ve başını eğmiş, sanki sözlerinden şaşırmış gibiydi. Mia devam etmiş, sesi yumuşak ama kararlı. "Seninle savaşmak istemiyorum. Sadece yardım etmek istiyorum. Eğer bana anahtarı alırsan, söz veriyorum, bu geceye ışık ve mutluluk geri getirecek."
Kurdalak ona uzun bir süre bakmış. Sonra, hayretine, yavaşça kenara çekilmiş, kırmızı gözleri yumuşamış. Mia, pedestalın yanına yaklaşmış, Yıldızlı Anahtarı'nı almış ve ona sarılmış. "Teşekkür ederim," demiş içtenlikle.
Mağaradan çıkarken, boynundaki kolye daha parlak parlamış, yolu aydınlatmış. Periler, anahtarla çıkışını görünce coşkuyla bağırmışlar, ışıkları neşeyle dans ediyormuş. Onlar, onu Ay Işığında Açıklığa geri götürmüşler Ay Kraliçesi bekliyormuş.
Mia, Yıldızlı Anahtarı'nı Kraliçe'nin ellerine koymuş. "Başardın," demiş Ay Kraliçesi, sesi gurur dolu. Anahtarı gökyüzüne kaldırmış ve aniden yıldızlar parlak ışıkla patlamış, daha önce hiç olmadığı kadar parlak ve güzel olmuş. Orman ışıltılar içinde parlamış, periler şarkılar söylemiş ve hava sihirle dolmuş.
"Teşekkürler, Mia," demiş Ay Kraliçesi. "Senin cesaretin ve nazik kalbin sayesinde gece sihri geri döndü."
Mia gülümsemiş, kalbinde bir sıcaklık hissetmiş. "Yardımcı olabildiğim için mutluyum."
Ay Kraliçesi, Mia'nın alnına nazikçe asasını dokundurdu. "Şimdi evine dönme ve dinlenme zamanı. Ama unutma, ay ışığı her zaman seni koruyacak."
Bir göz açıp kapama süresinde, Mia kendini yatağında bulmuş, boynundaki Ay Işığı Kolyesi hala yumuşak bir şekilde parlıyormuş. Penceresinden parlayan, twinkling yıldızlara bakmış ve gülümsemiş. Uyumaya daldığında, parlayan periler, nazik bir kraliçe ve asla unutamayacağı büyülü bir macera hakkında rüyalar görmüş.
Sonsöz.